Hi, How Can We Help You?

Category Archives: Terapi

Temmuz 8, 2021
Temmuz 8, 2021

Bağlanma teorisi yetişkinlerin romantik ilişkilerde yakınlığı algılayışları ve tepkileri ile ilgili olarak 3 ana bağlanma stili olduğunu öne sürer. Bunlar; güvenli, kaygılı ve kaçıngan bağlanma modelleridir. Toplumdaki herkes bu 3 bağlanma stilinden birine sahiptir. Çok nadir olarak da son ikisinin (kaygılı ve kaçıngan) karışımıdır. Hangi bağlanma stiline sahip olduğumuz da çekildiğimiz ya da aşık olduğumuz kişilerden, ilişkilerimizde yaşadığımız sorunlara ve içine düştüğümüz kalıplara kadar birçok konuya ışık tutar. Her bireyin kendi bağlanma stilini öğrenmesi ve anlaması, sağlıklı ilişkiler kurabilmesi açısından elzemdir.

Peki İlişkilerde Bağlanma Sorunu Olanlar? Hadi biraz da bunu konuşalım mı? İlişkilerde bağlanamayanları nasıl anlarsınız?

  • Bir anda gelecek hayalleri kurmaya ve size karşı çok yoğun olmaya başlar.
  • Asıl hedefi kendini karşı tarafa değerli ve farklı hissettirmektir.
  • Daha başlarda eski ilişkilerini ve bu ilişkilerinden aldığı yaraları anlatmaya başlar. Ve nedense bu ilişkilerde hep o mağdurdur.
  • Size ‘sen diğerlerinden farklısın’ tarzında mesajlar verir.
  • Bağlanma ve aşk konularında ısrar eder ancak sizin ilginizi hissettiği anda kaçmaya başlar.

Bir sonraki yazımda bu durumda neler yapabilirizi konuşalım

Not: Unutmayalım ki hiçbir bağlanma stili yanlış değildir, hepsi kişi için hayatta kalmak adına bir çeşit başetme yöntemidir.

Yazar

Rümeysa ŞAHİN
Psikolog
Temmuz 8, 2021
Temmuz 8, 2021

İnsan kitlesi arasında her bireyde rastlandığı gibi birçok zihinde parıltıyı söndüren bir ayrıntı olan sabit fikirli olmanın zorluğu oldukça yorabilir. Kendi doğrularımızdan vazgeçmek aslında hiç de zor değil.

  Gündelik yaşantımızın içerisinde olduramadıklarımız bizi zedeleyen ve kalıntılarıyla hapseden ayrıntılar elbette ki mevcut. Yaşanan olay örgüleri tekerrür boyutuna geçtiğinde artık gard alınmaya başlar. Bir başka boyutu ise kişinin kendi iç dünyasında yenemediği kendisiyle alakalıdır. Ben bilirimciliğin önüne geçilemez had safhası; karşı bireye söz hakkını verse dahi kendi doğrusunu savunacağı anı bir kaplanın ceylanı avlamak için pusuya yatarak beklemesi gibi pozisyona girer. Halbuki biz insanların en büyük açlığı “anlaşılmak” iken, rant oluşturup yarış haline girerek basit bir doğru için hırpalanıyoruz.

   Fikirler kurşun geçirmez temalı bir kavramdan devam edecek olursak, bunun göstergesi insanların kişisel görüşlerini kabul etme zorundalığı olduğu gerçeğini doğurmadığını anlamamız en sağlıklısıdır. Ruhumuzu neyin arındıracağını bizden başka hiç kimsenin bilmediğini de biliyoruz. Ve kendi reçetemizi yazacak farkındalıkla iyileşeceğimiz birçok konu var. Biz insanlar; kendi gücümüzü keşfederken, insan psikolojisinin hangi dilden anlaşılır hale geldiğini de biliriz. Saygı duyulmadığı takdirde saygı görülemez. Ne kadar özveri, o kadar da anlayış… Her şey kendini farketmekten geçiyor, farkederek empati haliyle karşı bireye verilen hak; kendimize sunduğumuz hakkı doğuruyor. Her konuda anlaşabileceğimiz seçeneğimizin olduğu gerçeği de yadsınamaz hale geliyor.

Yazar

Gülşah YILMAZ
Psikolog
Haziran 24, 2021
Haziran 24, 2021

Spor psikolojisi, sporcuların optimal düzeyde performanslarını ve iyi oluşlarını sağlamak için psikolojik bilgi ve becerilerin kullanıldığı bir uzmanlık alanıdır. Bu alan spor katılımcılarının gelişimsel ve sosyal yönleri ile spor ortamları ve organizasyonlarıyla ilişkili sorunları sistematik olarak ele alır.

Spor psikolojisi, psikolojik durumların atletik performansı, egzersizi ve fiziksel aktiviteyi nasıl etkilediğini inceler. Bazı spor psikologları, performansı ve motivasyonu artırmak için profesyonel sporcular ve antrenörler ile çalışırken diğer profesyoneller, insanların refahını arttırmak için çalışmalarında egzersiz ve spordan yararlanır.

Spor psikolojisi sporcuların karşılaştığı problemleri ele almak için bazı strateji ve prosödürleri kullanır. Bunların başlıcaları şunlardır:

Performans geliştirme için bilişsel ve davranışsal beceri eğitimi: hedef belirleme; görüntü ve performans planlaması; konsantrasyon ve dikkat kontrol stratejileri; sporda özgüven, benlik saygısı ve yetkinlik gelişimi; bilişsel davranışçı öz denetleme teknikleri; duygu yönetimi, sportmenlik ve liderlik becerileri.

Danışmanlık ve klinik müdahaleler: atletik motivasyon; yeme bozuklukları ve kilo yönetimi; madde bağımlılığı; keder, depresyon, kayıp ve intihar; aşırı antrenman ve tükenmişlik; cinsel kimlik sorunları; saldırganlık ve şiddet; atletik yaralanma ve rehabilitasyon; kariyer geçişleri ve kimlik krizleri.

Danışma ve eğitim: spor organizasyonu danışmanlığı; genç sporcuların aileleriyle iletişim sağlama; antrenörlerin motivasyon, kişilerarası ve liderlik becerileri ve yetenekleri ile ilgili eğitimler; psikolojik zorlukların erken teşhisi ve önlenmesi ile ilgili olarak antrenörlerin ve yöneticilerin eğitimi.

Görüldüğü gibi bir spor psikoloğu destek verdiği kurum ve bireylere başarı ve iyi oluş konularında azımsanamayacak düzeyde katkı sağlar. Yazımızı bitirirken spor psikolojinin psikolojinin alt dallarından biri olduğunu ve bilgi ve beceri gerektirdiğini hatırlatmak isteriz.

Haziran 24, 2021

CİNSEL TERAPİ NEDİR?
Cinsel terapi, cinsel sorunlar konusunda eğitim almış deneyimli psikiyatrist ve psikologlar tarafından cinsel sorunları olan birey ya da çiftlere uygulanan bir tür kognitif davranış tedavisidir.

CİNSEL SORUNLAR NASIL TEDAVİ EDİLİR?
İnsan davranışı ve cinselliği bedensel, psikolojik, sosyal koşullardan etkilenir. Cinsellik sadece cinsel organlarla sınırlı değildir. Cinsellikle ilgili duygular, düşünceler ve yerleşmiş inançlar vardır. Yerleşmiş inançların çoğu zaman hatalı olabildiği bilinmektedir. Cinsel sorunların ve bozuklukların ortaya çıkışında kişinin bedensel ve psikolojik özellikleri ya da ikili ilişkilerin etkileşimleri etkili olabilir. Doğal olarak cinsel sorunların tedavisi de, oluşumunda rol oynayan etkenlere göre değişebilir. Kişi ile görüşülerek sorunu ortaya çıkaran, yerleşmesine neden olan etkenler birlikte incelenir.  Sorunun tedavisinde etkili olacak ilaç veya psikoterapiler seçilir.

Cinsel sorun tıbbi veya biyolojik bir nedene bağlı ise, tedavisi ilaç veya diğer tıbbi tedaviler olacaktır. Bu durumda tedaviyi, ürologlar, kadın hastalıkları ve doğum uzmanları ya da psikiyatristler yaparlar. Eğer cinsel sorun psikolojik etmenlerle ilişkili ise veya tıbbi bir nedene bağlı olarak gelişmiş olsa bile psikolojik etmenler durumu ağırlaştırmışsa, cinsel terapiler uygulanmalı ya da ilave edilmelidir. Cinsel terapileri ise cinsel terapi konusunda eğitim almış psikiyatristler ve klinik psikologlar yapabilir.  Bütün tedaviler gibi cinsel tedaviler de bilimsel veriye dayalı olmak zorundadır.

Yeni bir tedavi yönteminin uygulama alanına girmesi için bilimsel ve etik olarak tanımlanmış süreçlerden geçmesi, etkili olduğunun kanıtlanması ve meslek topluluğunca kabul edilmesi zorunludur. Cinsel tedavilerde kullanılan bir psikoterapi yönteminin belli bir bozukluk için etkili olduğuna, bilimsel ilkelere uygun bir dizi çalışma yapılarak karar verilir.

Dünyada ve Türkiye´de 1970´lerden beri “Cinsel Terapi” ile vajinismus ve erken boşalma olgularının pek çoğu başarıyla, cinsel isteksizlik, erkeklerin sertleşme bozukluğu ve kadınların uyarılma ve orgazm bozuklukları gibi diğer cinsel işlev bozuklukları da büyük ölçüde tedavi edilmektedir. Cinsel sorunun tipine ve sorunlu çifte göre değişiklikler olmakla birlikte, cinsel tedaviler ortalama olarak 2-4 ay ve 6-10 seans sürer, ama kişiye göre bir iki görüşme ile kısa zamanda düzelen vakalar olabildiği gibi, tedavisinin bir iki yıl sürmesi gereken vakalar da olabilir.

Cinsel sorunları olanlarda uygulanan ve etkili olduğu bilinen cinsel tedaviler aslında özel bir öğrenme biçimidir. Bu öğrenme sürecinde kişiye temel olarak şunlar öğretilir: Genel olarak psikoterapilerde ve özellikle de cinsel tedavilerde kişiye mahrem ve güvenli bir öğrenme ortamı oluşturulur.  Bu ortamda kişi kendi denetimi altında kendisini, kimliğini, bedenini,  ilişkisini keşfetmeye cesaretlendirilir.  Bu keşif ve öğrenim kişinin özelliklerine göre değişen bir süratte ve derece derece olur. Bu nedenle cinsel sorunun ilaçla tedavisi yapılırken de hasta ile hekim arasındaki ilişkinin önemi vardır ve bazen psikoterapi veya cinsel terapinin bir parçası olarak uygulanır. Zira cinsellik salt bedensel bir sorun değildir.  

BANA EN YAKIN CİNSEL TERAPİST NEREDE?

Web sayfamızdan ‘Bana en yakın terapist nerede’ yazısına tıkladığınızda karşınıza Türkiye haritası çıkacaktır. Size en yakın ili tıkladığınızda orada görev yapan cinsel terapistimizin iletişim bilgilerine ulaşabilirsiniz.


CİNSEL TERAPİSTLERİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
-Cinsel terapist kendi meslek grubunun temel etik kuralları dışında açık görüşlü, cinselliğe olumlu bakan, tarafsız, hoşgörülü ,esnek ,yargılamayan, farklılıklara saygılı, kendi değerlerini yansıtmayan, bilgili, güvenilir biri olmalıdır.

-Terapistler, hastalarına (danışanlarına) yetki ve özelliklerini açıkça ve doğru olarak anlatmalı, hastanın (danışanın) menfaatini korumalıdır.

-Tanı koymadan önce yeterli bir öykü almalı ve gereken tetkikleri yaptırmalıdır. Yeterli öykü olmadan ya da gerekli araştırmaları ihmal ederek tanı koymak da hastanın zarar görmesine yol açtığından etik bir ihlal sayılır.

-Uygulanacak tedavinin seçiminden cinsel terapist sorumlu olmakla birlikte hastayı olası tüm tedavi çeşit ve olanakları konusunda aydınlatmalı ve onun da fikrini almalıdır. Tedaviden önce söz konusu cinsel sorunun yapısı, uygulayacağı tedavinin özellikleri ve kuralları, bu sorun için uygulayacağı tedavinin etkinliği konusunda hastaya bilgi vermelidir. Deneyim ve eğitiminden bağımsız olarak, tedavi sürecinde karşılaşacağı bazı sorunları göremeyebileceğini, bu nedenle uygun bir danışmanı olması gerektiğini bilmelidir.

-Cinsel terapist hasta ile girdiği tedavi ya da danışma ilişkisi sürecinde hastaya ait edindiği tüm bilgileri ve hasta ile mesleki ilişkisini yasal zorunluluk, hastanın ya da bir başkasının hayatına ya da güvenliğine ilişkin açık bir tehlike durumu dışında saklı tutmak zorundadır.

-Cinsel terapide terapist ile hastanın (danışanın) arasında cinsel ilişki veya herhangi bir yakınlığa yer yoktur. Sadece hasta ile değil hastaya yakın duygusal bağı olan kişilerle veya birinci dereceden yakınlarıyla da hiçbir ikili ilişkiye girmemelidir. Hastayla tedavi ilişkisi dışında ticari veya sosyal ya da herhangi bir başka ilişkiye girmemelidir. 

CİNSEL TERAPİNİN TEDAVİ ETTİĞİ CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI NELERDİR?
Cinsel terapinin tedavi ettiği cinsel işlev bozuklukları; vajinismus, erken boşalma, sertleşme bozukluğu, disparoni (kadında ağrılı cinsel ilişki) kadın ve erkekte cinsel istek bozukluğu, kadında uyarılma bozukluğu, kadın ve erkekte orgazm bozukluğudur.

Ancak ülkemizde yaşanan cinsel sorunlara göz attığımızda, cinsel eğitimsizlikten kaynaklanan sorunlar, cinsel bilgi eksikliği, cinsel deneyimin yetersiz olması, cinsellikle ilgili yanlış inanışlar, yetiştiriliş biçimi nedeniyle sağlıklı bir bedene ve psikolojik yapıya sahip bireylerde ya da çiftlerde cinsel sorunlar sık görülmektedir. Bu sebeplerle meydana gelmiş olan cinsel sorunlar da birkaç seans danışmalık verilerek tedavi edilebilmektedir.


CİNSEL TERAPİDE NELER YAPILIYOR? 
Cinsel tedaviler, psikoterapi oturumları muayenehane veya hastanelerde yapılır.

Cinsel terapi bu konuda eğitim almış, deneyimli psikiyatrist ve psikologlar tarafından uygulanır. Cinsel terapiye başvuran kişinin cinsel eşi varsa tedaviye cinsel eşiyle başvurması önerilir. Çünkü bu tedavi başarısını daha da artırmaktadır. Öncelikle her iki partnerle ayrı ayrı görüşülerek cinsel öykü ve cinsel sorun öyküsü alınır. Sorunun alanları belirlendikten sonra tedavi hedefleri çiftle beraber saptanır. Görüşmelerin sıklığı, süresi ve temel ilkeleri belirlenir.

Cinsel bölgelerin anatomisi ve fizyolojisi, cinsel yanıtların işleyişi, yanlış cinsel inanışlar, cinsellik kavramı anlatılır. Daha sonra çeşitli ev ödevleri verilerek cinsel terapi uygulanır.

CİNSEL TERAPİDE NELER YAPILMAZ?
İstismara ve oyalamaya açık bir alan olan cinsel sorunların tedavisinde danışan ya da hasta özellikle şu unsurlara dikkat etmelidir. Cinsel tedaviler, psikoterapi oturumları muayenehane veya hastanelerde yapılır. Görüşmelerin sıklığı, süresi ve temel ilkeleri belirlidir. Tedavilerin bilimsel olarak kanıta dayanması gerekir. Tıbbın, psikiyatrinin ve cinsel terapilerin bilimsel standartlarına olduğu kadar etik kurallarına da uygun olmalıdır. Örneğin, cinsel sorunla başvuran bir hastada psikiyatristlerin muayenesi bedensel incelemelerden değil, davranış, düşünce ve duyguların incelendiği görüşmelerden oluşur. Bedensel bir sorunu olduğunu düşündüğü kişiyi ise kadın hastalıkları ve doğum uzmanı veya üroloji uzmanına  yönlendirmelidir. Psikolog veya hangi branştan olursa olsun doktorun yanında ya da mekanında  cinsel ilişki kurulmaz. Bilimsel olarak böyle bir tedavi yöntemi olmadığı gibi, bu durum tıp ahlakına uygun da değildir.

CİNSEL TERAPİLERDE BAŞARI ORANLARI YÜKSEK MİDİR?
Cinsel terapide başarı oranı genellikle yüksektir. Kadın cinsel işlev bozuklukları arasında en sık görülen vajinismus tedavi açısından en yüz güldürücü sorundur. Cinsel terapiye en iyi ve en kısa sürede yanıt veren cinsel işlev bozukluğu olduğu da söylenebilir. Disparoni (ağrılı cinsel ilişki) tedavisi vajinismus tedavisine benzer ve cinsel terapi ile başarı oranı oldukça yüksektir. Bedensel nedenlere bağlı kadın uyarılma bozukluklarında nedene yönelik tedavi uygulanır. Örneğin menopoz dönemindeki hormon tedavileri sorunun çözümünde çok önemli bir yer tutar. Ya da herhangi bir ilaç kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan uyarılma bozukluğunda ilacın değiştirilmesi ya da dozunun azaltılması sorunu kolayca çözebilir. Ancak cinsel istek bozukluğu tedavisinde cinsel terapiye yanıt oranı diğer cinsel sorunlara göre daha düşüktür.

CİNSEL TERAPİDE DÜZELEN CİNSEL SORUNLAR NÜKS EDER Mİ?
Cinsel sorunlar nedeniyle başvuran hastaya cinsel terapi eğitimi almış deneyimli psikiyatrist ve psikologlar tarafından cinsel terapi uygulanmalı ve sorun tam olarak düzeldikten sonra tedavi sona erdirilmelidir. Örneğin erken boşalma sorunu olan bir hastanın cinsel terapisi sona erdiğinde sorunun tekrarlama olasılığı bulunmamaktadır. Ancak tamamlanmamış ya da yarım bırakılmış cinsel terapilerde cinsel sorunlar nüks edebilir. Tekrar terapiye alındığında ise hastada depresyon, motivasyon eksikliği nedeniyle tedavi süresi uzayabilir. Öte yandan örneğin; daha önce sertleşme bozukluğu nedeniyle tedavi edilmiş olan bir hastada ileri yaşlarda şeker hastalığı veya kalp damar hastalığı gibi bedensel hastalıklar nedeniyle tekrar sertleşme bozukluğu gelişebilir.

Haziran 24, 2021
Haziran 24, 2021

Genellikle gündelik hayatın akışına kapılıp çoğu zaman problemlerimizi çözmeyi erteleriz. Bu yüzden bu problemlerimiz birikebilir ve yaşam kalitemizi düşürür, hayattan zevk almamızı engeller. Kişi bu olumsuz davranışların ve psikolojik problemlerden kurtulmak için bireysel psikoterapiye başvurmalıdır.

Uzman bir psikoterapist eşliğinde, danışanın var olan problemlerinin bireysel olarak ele alınarak çözüldüğü bir psikoterapi çeşididir. Her psikoterapist farklı ekollerden yararlanabilir. Bu nedenle tedavinin ne kadar zamanda, nasıl geçeceği ile ilgili belirleyici özellikler bu ekollere bağlı olarak değişmektedir.

Bireysel psikoterapide amacı danışan ve terapist birlikte belirler. Terapinin bazı amaçları vardır. Bu amaçlar duygusal zorlukların üstesinden gelmek, tutumunu davranışını değiştirmek, önemli kararlar almak, kendine güvenin artması, psikolojik bozuklukları yok etmek, kendini daha iyi tanımasını ve anlamlandırmasını sağlamaktır. Kişi kendi iç dünyasına yolculuk yapar ve kendisinde olan psikolojik sorunların giderilmesine olanak sağlar.

Mayıs 24, 2021
Mayıs 24, 2021

Bilişsel davranışçı terapi bir psikoterapi türüdür. İnsan davranışı ve duygulanımını inceleyen psikolojik modellerden yararlanılarak geliştirilmiştir. Bilimsel bir zemin üzerine kurulu olup birçok psikiyatrik bozukluk ve geniş bir sorun alanında etkili olduğu kanıtlanmış bir tedavi yaklaşımıdır. 

Davranış tedavileri, genel bir tanımla öğrenme ilkelerinin davranış bozukluklarının analiz ve tedavilerine sistematik bir biçimde uygulanışı olarak tanımlanabilir. Davranış tedavileri doğrudan uyumsuz davranışlar üzerine odaklanır. Davranışçı tedavide bireye tedavinin mantığı aktarılıp, kaygı verici durumlarla karşılaştığında kaçmak yerine, kaygıyla başa çıkmak konusunda ne tür yöntemler uygulayabileceği aktarılır. 

Bilişsel teoriye göreyse çocukluk çağındaki deneyimler öğrenme yoluyla bazı temel düşünce, sayıltı ve inanç sistemlerinin oluşmasına neden olur. Bu temel düşünce ve inançlar „şema“ olarak adlandırılır. Bu şemalar katı düşünce kalıpları olup, yaşamın daha ileri dönemlerinde bireylerin kendileri ve yaşadıkları dünyaya ilişkin algılarını biçimlendirmekte kullanılır. Psikiyatrik bozukluklar, bireyin bilinçli olarak farkında olmadığı bu olumsuz kalıpların içeriğindeki temel düşünceleri destekleyen bir yaşam olayının ardından gelişir. 

Tedavide danışan kişi ile terapist çeşitli sorunları belirlemek ve anlamak için, iyileşmeyi hedef alan bir işbirliği içinde düşünce, duygu ve davranışlar arasındaki ilişkiler konusunda çalışırlar. Bu yaklaşım genellikle “şimdi ve burada” üzerine, yani o anda güncel olarak kişide sıkıntı yaratan sorunlar üzerine odaklanır. Çeşitli hastalıkların yaşamı kısıtlayan etkileri hastayla birlikte saptanır. Bireyin hastalığı nedeniyle yapamadığı çeşitli aktiviteler tedavideki hedefler olarak belirlenir ve tedavi sonunda hastalığın yaşam alanlarında oluşturduğu kısıtlanmalar ortadan kaldırılarak yaşam kalitesinin iyileştirilmesi amaçlanır. Bu tedavi yaklaşımında tedavi süresi oldukça kısadır. 

Kişinin öz kaynaklarını kullanarak sıkıntı yaratan durumlarla başa çıkabilmesine yardımcı olacak becerileri kazandırmak asıl hedeftir. Terapist ve danışanın birlikte çalışarak saptadığı hedeflere ulaşmak ve “değişim” yaratabilmek için seanslar sırasında öğrenilenler seanslar arasında uygulamaya geçirilir. Seans içinde terapistten öğrenilen bilginin beceriye dönüştürülebilmesi için uygulamada “ev ödevleri” ya da egzersizlerden faydalanılır. 
Özetle bilişsel davranışçı terapi sıkıntı yaratan belirtileri hedef alan, sıkıntıyı azaltmayı, düşünce biçimlerini yeniden gözden geçirmeyi ve sorun çözmede yardımcı olacak yeni stratejiler öğretmeyi amaçlayan etkililiğini araştırmalarla gösterilmiş bir psikoterapi türüdür.

Bilişsel davranışçı terapilerde terapist ve danışan birlikte danışanın sorunu hakkında ortak bir fikir edinerek sorunu birlikte anlamaya, mevcut sorunun danışanın düşünce, duygu ve davranışlarını ve gün içindeki işlevlerini nasıl etkilediğini belirlemeye çalışırlar.

Danışanın kişisel sorunlarının anlaşılmasını izleyerek terapist ve danışan bir sonraki aşamada tedavi hedefleri belirleyip bir tedavi planı oluştururlar. Terapinin amacı danışanın sorunlarını çözmekte halen kullandığı baş etme yöntemlerinden daha yararlı olabilecek yeni çözümler üretebilmesini sağlamaktır. Bunu izleyerek, danışanın terapi seansları içinde öğrendiklerini terapi seansları arasındaki süreç içinde de uygulaması istenir.

Pratik bir takım zorunlu durumlar bir yana bırakıldığında (belli bir süreyle terapiye gelebilme imkanı gibi) terapinin ne kadar süreceği terapistle danışan tarafından birlikte belirlenir. Genellikle 2-3 seanstan sonra ilk seanslarda ortaya konulan amaçlara ne kadar sürede ulaşılabileceği konusunda terapistin bir fikri oluşabilir. Bazı danışanlar için 6-10 görüşme gibi çok kısa bir süre yeterli olabilir. Daha uzun süreli çözüm gerektiren kişilik bozuklukları gibi durumlarda danışanlar aylarca hatta bir yılı geçen bir süre boyunca terapiye devam etmek durumunda kalabilirler. Danışanla başlangıçta, çok ağır bir kriz durumu söz konusu değilse haftada bir kez görüşülür. Kişi kendini daha iyi hissetmeye başlar başlamaz seansların aralığı açılmaya başlar önce 15 günde bir daha sonra üç haftada bire doğru görüşmeler kademeli olarak seyrekleştirilir. Bu henüz terapide iken öğrenilen becerilerin gündelik hayat içinde uygulanarak denenmesi şansını verir. Terapi sona erdikten 3, 6 ve 12 ay sonra birer güçlendirme seansı yapılır.

Bilişsel davranışçı terapi ile birlikte ilaç tedavisinin birlikte yürümesi mümkündür. İlaç kullanılması gerektiğini düşündüğü durumda terapistiniz bu durumu size söyleyerek durumun avantajlarını ve dezavantajlarını sizinle tartışacaktır. Birçok durum hiç ilaç kullanmadan tedavi edilebileceği gibi sadece ilaç kullanımıyla geçen sorunlar söz konusu olabilir. Her iki tedavi türünün de etkili olduğu durumlarda tercih danışmaya gelen kişiye bağlıdır. Bazı durumlar genellikle iki tedavinin birlikte kullanımına daha iyi cevap verir.

Bilişsel davranışçı terapinin çocuk ve ergenlerde kullanımı da oldukça iyi sonuçlar vermiştir. Genellikle depresyon, anksiyete bozuklukları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, enürezis noktürna, travma ve travma sonrası stres bozukluğuyla ilişkili semptomların tedavisinde kullanılır. 

Bu terapi türünün etkililiğini gösteren bilimsel veriler mevcuttur. Bu veriler bilişsel davranışçı terapinin aşağıda sayılan sık görülen psikiyatrik bozuklukların tedavisinde etkili olduğunu göstermiş ve bilişsel davranışçı terapi bu bozuklukların tedavisini konu alan pek çok kılavuzda etkili bir tedavi yöntemi olarak yer almıştır:

  • Anksiyete bozuklukları
  • Obsesif kompulsif bozukluk
  • Panik bozukluk
  • Hipokondriyazis
  • Travma sonrası stres bozukluğu
  • Yaygın anksiyete bozukluğu
  • Depresyon
  • Cinsel işlev bozuklukları
  • Çift tedavileri ve aile terapileri
  • Alkol ve madde kötüye kullanımı
  • Yeme bozuklukları
  • Somatoform bozukluklar
  • Sosyal fobi
  • Özgül fobiler
  • Tik gibi çeşitli davranış problemleri
  • Yeme bozuklukları
  • Ayrıca KDT’nin aşağıda yer alan diğer durumlarda da tedaviye katkı sağladığı gösterilmiştir:
  • Şizofreni
  • İki uçlu bozukluk (Bipolar bozukluk)
  • Öfke kontrolü
  • Kişilik bozuklukları
  • Ağrı kontrolü
  • Çeşitli sağlık sorunlarına uyum sağlama
  • Uyku bozuklukları
İn yazılım web site tasarımı seo paketleri
Karşıyaka Psikolog manisa psikolog Salihli Psikolog Bodrum Wolf Yetkili Servisi