KURUMSAL AİDİYET TEKNİKLERİ:
Kurumdaşlık nedir?
Kurumdaşlık (Çalışan Olma Bilinci) yeni bir kavramdır. “Çalışan” kavramı, “işe alınmış” kişiyi tanımlar.
Hem elemanlar hem de yöneticiler, liderler işe alınmış kişiler olduğu için liderlik, Kurumdaşlığın bir unsuru olarak düşünülebilir.
Kurumdaşlık bilinci aşağıdaki kavramlarla karşılaştırılabilir:
Vatandaşlık bilinci
İyi bir vatandaş olmanın gerektirdikleri
Ortaklık bilinci
İyi bir ortak olmanın gerektirdikleri
Meslektaşlık bilinci
İyi bir meslektaş olmanın gerektirdikleri
Arkadaşlık bilinci
İyi bir dost olmanın gerektirdikleri
Kardeşlik bilinci
İyi bir akraba olmanın gerektirdikleri
Aynı şekilde:
Kurumdaşlık bilinci
İyi bir çalışan olmanın gerektirdikleridir.
Kurumdaşlığın tanımı
Bir birey, şirketin üç başarı alanı (Verimlilik, İlişkiler ve Kalite) içerisinde hedefe yönelmesi ve içten bir çaba göstermesi halinde, özel bir kişisel benimseme türü sergilemektedir.
Bu benimsemeye “Kurumdaşlık” adını vermekteyiz.
Bütün çalışanlar şirketin yaşamını sürdürmesi ve gelişmesini gönülden istediğinde ve Kurumdaşlık sergilediğinde, o şirketin “Kurumdaslık kültürüne” sahiP olduğu söylenebilir.
Kurumdaşlığın Ana Unsurları
Kurumdaşlık, iyi bir çalışan olmanın gerektirdiği özellikleri ifade eder.
Bir kişinin daha iyi bir çalışan olma yönünde gelişim göstermesi için ve bir şirketin Kurumdaşlık kültürüne uygun bir temel oluşturması ve/veya bu kültürü devam ettirebilmesi için, iyi bir çalışanın nasıl olması gerektiği konusu net olarak açıklığa kavuşturulmalıdır:
- İyi bir çalışanın bağlı olduğu patrona, çalışma arkadaşlarına, kendisine bağlı olarak çalışan kişilere, şirketine ve yaptığı işe karşı tutumu nasıl olmalıdır?
- Kurumdaşlığın bulunduğunu ya da bulunmadığını gösteren davranışlar nelerdir?
- Kurumdaşlığın bulunduğunu ya da bulunmadığını gösteren performans standartları nelerdir?
İyi bir çalışan olmanın anlamını açıklayabilmek için, iyi bir vatandaş ve iyi bir dost olmanın ne anlama geldiğine bakmak yararlı olacaktır. Çünkü, iyi bir vatandaş, iyi bir dost ve iyi bir çalışan olma kavramlarının, birçok ortak özelliği bulunmaktadır. Bu özellikler genellikle, üzerinde çok durulmayan, hakkında çok şey yazılmayan ve konuşulmayan özelliklerdir.
ÇALIŞAN MOTİVASYONU VE KURUMSAL BAĞLILIK:
İş, kişinin benlik algısını, toplumsal statüsünü, hayattan aldığı doyumu, kendine ve ailesine sağladığı imkanları belirler. İşini severek ve zevkle yapan, işine bağlı kişilerin daha verimli oldukları bilinir. Dahası, işini sevmek kişinin hayatının anlamını ve diğer insanlarla ilişkilerinin niteliğini de etkiler. Sizin işinizle ilişkiniz nasıl? Kendinizi işinizle bağlantılı olarak nasıl algılıyorsunuz? İşiniz ve çalıştığınız işyeri ile ilgili ne tür duygu, düşünce ve tutumlara sahipsiniz? Bu soruların cevabını bulabilmek için test bölümündeki “Çalışan Motivasyonu ve Kurumsal Bağlılık” testini yapınız. Sonucu aşağıdaki değerlendirme ile karşılaştırabilirsiniz.
Sürükleyenler :
Kuruma bağlılık Yüksek
İç motivasyon Yüksek
Yaptığınız işle hem kendinize hem de kurumunuza değer katıyorsunuz demektir.
İşinizle yaşam değerleriniz ve hedefleriniz uyumlu; işinizi ve kendinizi sürekli geliştiriyorsunuz.
Çalıştığınız kurumla da bütünleşmiş görünüyorsunuz.
Yatan Mutlular :
Kuruma bağlılık Yüksek
İç motivasyon Düşük
Her şeyi kurumdan bekliyorsunuz; bir işe sahip olmak size yetiyor ve kendinizi geliştirmek için çaba göstermiyorsunuz.
Böyle giderseniz, kısa bir süre sonra geride kaldığınızı fark edebilir, beklenmedik sonuçlarla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Kısacası, rehavetten kurtulmaya çalışın.
Kritik Ediciler :
Kuruma bağlılık Düşük
İç motivasyon Yüksek
İşiniz sizin için çok önemli ve kendimize güveniniz yüksek, ama bulunduğunuz yerden memnun değilsiniz.
Bu durumu düzeltmek için ya yeni iş ortamı ya da kurum içinde yeni bir rol aramalısınız.
Hiç biri olmazsa, yaptığınız işi geliştirmeye çaba gösterin.
Sorun Çıkaranlar :
Kuruma bağlılık Düşük
İç motivasyon Düşük
Onlara kurumların hayaletleri de diyebiliriz.
Ne işinize ne de kurumunuza bağlısınız; üstelik işe yönelik yaklaşımınızda olumsuz.
Olağan koşullarda bile bir kurumda sorun çıkaranların oranı %5’in üstündeyse, ciddi tehlike var demektir.
Değişim ve kriz koşullarında bu nitelikteki çalışanlar daha da büyük tehdit oluşturur.
Enerjinizi ve heyecanınızı ateşlemek için çaba göstermelisiniz.
ÇALIŞANLARDAN İSTENENLER:
Kurumdaşlığın yerleştiği bir şirkette çalışanlardan istenenler
Bir şirketteki bütün çalışanların ellerinden gelenin en iyisini yapmaları ve “takımdaki iyi oyuncular” gibi performans gösterebilmeleri için, kendilerinden ne istendiğini ve ne beklendiğini net bir şekilde anlamaları gerekir.
Bu istek ve beklentiler, ilke olarak, futbol oyuncularından ve diğer “takım oyuncularından” beklenenlerden farklı olmamalıdır.
Her çalışan, şirketin başarısına aktif olarak katkıda bulunmalıdır.
Bunu sağlayabilmenin ön koşulu, başarı kriterlerinin belirlenmesidir.
Bireylerin, kendi başarılarına, departmanın başarısına ve şirketin başarısına yapacakları katkılar da net bir şekilde ortaya konulmalıdır.
Genel olarak her çalışandan;
Hem departmanda hem de şirkette bir takım ruhunun yaratılmasına katkıda bulunması,
Hem bir birey olarak hem de profesyonel bir çalışan olarak gelişim için çaba göstermesi,
Moral ve fıziksel açıdan en iyi düzeyde bulunması,
Departman ve şirkette üstlendiği rolü yapabilir olması ve yapmak istemesi istenmeli ve beklenmelidir.
Aşağıdaki cetvel çalışanların yeterliliği bakımından onlardan beklenenleri tanımlamak için kullanılabilir.
Yeterlilik kavramı bilgi, beceri, tutum ve davranışları kapsamaktadır.
Yeterlilik hem yapabilir olmayı hem de yapmak isterneyi içerir.
Bir çalışan, işini etkin şekilde yapabilmek için gerekli becerilere sahip ise yapabilir demektir.
Bir çalışan kendisi ve şirketinin yararı için elinden gelenin en iyisini yapmaya istekli ise yapmak istiyor demektir. Bu onun, özdeğer ve motivasyon düzeyinin yüksek olduğunu ve sorumluluk duygusu taşıdığını gösterir.
Kurumdaşlığın yerleştiği bir şirkette, ”Yapabilir/ yapmak istiyor” cetveli, sonuçlarıyla birlikte dört farklı durumu yansıtır:
- Yapmak istemeyen ve yapamayan
Çalışan işten çıkarılır, başka bir işle görevlendirilir ya da kendine başka bir iş bulması tavsiye edilir.
- Yapabilen fakat yapmak istemeyen
Çalışan motive edilir, manevi açıdan desteklenir veya kendisinden işine olan tutumunu değiştirmesi istenir. - Yapamayan fakat yapmak isteyen
Çalışana eğitim ve öğretim olanağı sağlanır, gerekli yardım ve destek eşliğinde kendi yeterliliğini denemesine olanak verilir. - Hem yapmak isteyen hem de yapabilen
Çalışana sorumluluk, hareket özgürlüğü ve yeni görevler verilir. Çalışan ödüllendirilir.
İYİ BİR ÇALIŞANIN ÖZELLİKLERİ:
– Yaptığı işe bütün kalbiyle kendini adamıştır ve şirketi için bütün içtenliğiyle gayret göstermektedir.
– Şirketinde, başka bir iş bulamadığı için değil, istediği için çalışmaktadır.
– Aynı şirkette çalışan diğer insanlara ve şirketin hedeflerine bağlılık duyar.
– Şirketinin başarı ve başarısızlıklarından kendini sorumlu tutar.
– Kendi kişisel gelişimi ile departmanının ve şirketinin gelişmesi konularında inisiyatif kullanır.
– Bütün sorunların çözümünü toplumdan ve yöneticilerinden beklemez.
– İnandıklarını cesaretle savunur.
– Dakiktir, üzerinde anlaşmaya varılan kurallara titizlikle uyar.
– Esnektir, değişime açıktır, değişim yanlısıdır.
– Yardımseverliğini kuruluştaki herkese karşı gösterir, iş birliğine açıktır.
– Söylenti çıkarmaz ve yaymaz.
– Başka insanlara karşı ilgili ve saygılıdır, onların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurur.
– Tutumludur, şirket kaynaklarını dikkatle kullanır.
– Şirketi ve çalışma arkadaşlarını dışarıdan gelecek etkilerden korumaya çalışır, onları savunur.
– İşini profesyonel düzeyde iyi yapar.
– Açık ve dürüsttür.
– Kendi inançlarına ters düşen konularda her zaman fikrini savunur.
– Hatalarından ders alır ve aynı hatayı tekrar etmemeye çalışır.
– Etkindir, hedefleri doğrultusunda çalışır.
– İç-disiplin sahibidir, güçlüdür.
– Kendine güveni tamdır.
– Kaliteyi korumak ve geliştirmek için bilinçli bir şekilde çaba gösterir.
– Başkalarını olumsuz etkileyecek konularda ısrarcı davranmaz.
– İşinde düzenlidir, giyimine ve dış görünümüne dikkat eder.
– Çalışma arkadaşlarını “önemli müşteriler” gibi görür ve ona göre davranır.
– Şirketten yarar sağlayan kişilerle konuşurken ya da herhangi bir ortamda onlardan söz ederken naziktir.
– Yaptığı iş için mücadele etmesini bilir.
– Çalıştığı şirketin bir parçası olmaktan gurur duyar.
KAZANAN TAKIMIN ÖZELLİKLERİ:
İyi sonuçlar elde eden, yani kazanan bir takım ya da şirket aşağıdaki özelliklere sahiptir:
- Takımın hep birlikte birşeyler gerçekleştireceği konusunda görüş birliği vardır. Bu, her konuda görüş birliği içinde olmalan anlamına gelmez.
- Takımın hedefleri ve görevleri her birey tarafından hem tam olarak anlaşılmıştır hem de benimsenmiştir.
- Sorumluluklar ve üstlenilecek roller bireyler arasında açık ve anlaşılır bir şekilde dağıtılmıştır.
- Değerler, performans standartları ve kurallar açık ve anlaşılır niteliktedir.
- Takım hem yapabilecek durumdadır hem de yapmayı istemektedir. Sonuçlara ulaşmak için gerekli olan takım çalışmasını geliştirme konusunda yeteneğe ve motivasyona sahiptir.
İletişim kanalları açıktır.
- Herkes fikirlerini ve duygularını dile getirmektedir. Herkes aktif olarak dinlemeyi bilmektedir.
- Her birey özdeğere sahiptir, kendini ortaya koyma konusunda tereddüt göstermez ve hiç bir zaman yapay bir performans sergilemez.
- İnsanlar birbirini destekler ve teşvik eder. Herkes birbirine saygı gösterir ve önem verir.
- Takımın ulaşacağı hedeflerin tümü esas alınarak ve herkesin birbirine ihtiyaç duyduğu gerçeği göz önünde bulundurularak, her bireyin kişiliğine ve yeteneklerine uygun bir çalışma ortamı sağlanmıştır.
- Bireysel hedefler ve takımın hedefleri aynı doğrultuya getirilmiştir.
SORUMLULUK BAĞLILIK VE İNSİYATİF:
Kurumdaşlığın üç temel unsuru; Sorumluluk, bağıllık ve inisiyatif
Gördüğümüz gibi iyi bir çalışan olmanın unsurlarından birçoğu iyi bir dost ve iyi bir vatandaş olmak için de gerekli.
Bu unsurların çoğunluğu genel ifadeler gibi görünebilir, soyut konular olarak algılanabilir ve bu nedenle de bunlar üzerinde çalışma yapmanın güç olduğu, bunları geliştirmenin mümkün olmadığı düşünülebilir.
Bir çalışanın, Kurumdaşlık bilincine sahip olduğunu ortaya koyamaması, o kişinin bunu istemediği ya da bu bilinci sergilemesi yönünde motive edilmediği anlamına gelmez. Belki iyi bir çalışan olmanın anlamı o bireyin kafasında yeterince açık değildir. Belki de konu şirkette yeteri kadar tartışılmamıştır, işe alınırken yapılan görüşmede veya günlük hayatta bu konuda yeterli ölçüde bilgi verilmemiştir.
İyi bir çalışan olmanın unsurlarından aşağıdaki üç tanesi, temel niteliktedir:
- Sorumluluk
- Bağlılık
- İnisiyatif
Bu üç genel kavram “iyi çalışan” tanımlamasına uyan kişilerin tutum ve davranışlarındaki temel özelliklerdir.
Sorumluluk, Kurumdaşlığın en başta gelen unsurudur.
Sorumluluk olmaksızın bir kişinin bağlılık hissetmesi ve inisiyatif kullanması mümkün değildir. Bu, aşağıdaki şekilde açıklanabilir:
- Kurumdaşlık, bir kimsenin kendi çıkarları ve şirketinin çıkarları doğrultusunda elinden gelenin en iyisini yapmasını konu almaktadır.
- Kurumdaşlık, bireyin şirketinin başarısını gönülden istemesinin ifadesidir.
- Bu isteği duymak ve Kurumdaşlık sergilemek için bir insanın kendini, şirketinin ulaşacağı sonuçlar açısından sorumlu hissetmesi gerekir.
- Bir kişinin sorumluluk duymadan, şirketinin başarısını içtenlikle istemesi ve elinden gelenin en iyisini bu yönde ortaya koyması çok zordur.
- Dolayısıyla sorumluluk duygusu Kurumdaşlığın ön koşuludur.
- Şirketinin ulaşacağı sonuçlar açısından kendini sorumlu tutan bir çalışanın;
– Kendini, şirketin çıkarları bakımından en doğru şekilde konumlandırması,
– Şirketin hedeflerine ve şirkette çalışan diğer insanlara bağlılığını her zaman göstermesi ve bir takım ruhunun yaratılmasına, korunmasına katkıda bulunması,
– Şirketin daha iyi yerlere ulaşması, gelişmesi ve işlerin yolunda gitmesi için inisiyatif kullanması daha büyük bir olasılıktır.
ÜÇ BAŞARI ALANI:
Futbolda, tüm oyuncuların sahip olduğu enerjiyi, gol atma ve gol yemeyi engelleme yönünde harekete geçirmek önem taşır.
Bir şirkette de tüm çalışanların sahip olduğu enerjiyi, şirketin başarısı için hayati öneme sahip olan üç farklı alanda şirketin ve şirket “takımının” gelişimi yönünde harekete geçirmesi çok önemlidir.
Şirket başarısı, özellikle aşağıdaki üç alanda şirketin nasıl çalıştığına, gelişimini nasıl sürdürdüğüne ve yenilikleri nasıl çalışma hayatına geçtiğine bağlıdır:
Aşağıdaki üç soru şirket sahiplerine sorulsaydı büyük olasılıkla her üçüne de “Daima” cevabı alınırdı:
- Şirketinizin her kademesinde verimliliği, etkinliği ve karlılığı ne kadar süreyle güvence altına almak istersiniz?
- Şirketiniz bünyesinde dahili ve harici ilişkilerin kalitesinin yüksek düzeyde olmasını ve herkesin elinden gelenin en iyisini yapmasını ne kadar süreyle istersiniz?
- Şirketinizin ürünlerinin ve sunduğu hizmetlerin kalitesinin pazardaki beklenti ve talepleri karşılamasını ne kadar süreyle istersiniz?
Bu üç alan şirketin hedefleri arasında kalıcı bir yere sahip olmalıdır. Bu hedefler asla değişmez, fakat bunlara ulaşma yollarının her zaman değişime açık olması gerekir.
Şirketin kendisinden beklenenleri karşılayabilmesi için, sürekli olarak; verimliliğin artırılması, insan ilişkilerinin iyileştirilmesi ve kalitenin gelişmesine katkıda bulunacak daha iyi yöntem ve araçların bulunmasına çalışılmalıdır.
Bu alanlarla ilgili herhangi bir özel reçeteye ihtiyaç yoktur. Özel kampanyaların düzenlenmesi gerekmez. Bunlar her şirkette ve her departmanda günlük hayatın doğal bir parçası olmalıdırlar.
Şirketin özel bir verimlilik yılı, insan ilişkileri yılı ya da kalite yılı ilan etmesi söz konusu olmamalıdır:
- Her yıl verimlilik yılı olmalıdır
- Her yıl ilişkiler yılı olmalıdır
- Her yıl kalite yılı olmalıdır
Verimlilik
Verimlilik, kaynakları optimum düzeyde kullanarak, hedeflere ulaşmak ve sonuç üretmek demektir.
Şirket ve kuruluşların ayakta kalabilmeleri için verimli olmalan gerekir. Bireyin de, özdeğerini koruması, yaptığı işi gerektiği gibi yapabilmesi ve mevcut işini sürdürebilmesi ya da yeni bir iş bulabilmesi için, verimli olması bir ön koşuldur.
Verimli olmak için sonuç üretmek gerekir. Sonuç üretebilmek için ise;
Ulaşılmak istenen hedeflerin,
Hedeflere ulaşmak için yerine getirilecek görevlerin,
Bu görevlerin ne zaman ve kimler tarafından yapılacağının belirlenmesi ve
Zaman, enerji ve kaynakların bu önemli görevler için harcanması gerekmektedir.
Verimli bir şirket, insan kaynakları da dahil olmak üzere tüm kaynaklarını optimum düzeyde kullanır. Verimlilik karlılığın ön koşuludur.
Verimliliği artırmak için kullanılan bazı etkin ve iyi bilinen yöntemler şunlardır:
Amaçlara Göre Yönetim, Zaman Yönetimi, Kişisel Organizasyon, Delege Etme Kuralları, Bilgi Yönetimi, Nakit Yönetimi, Proje Yönetimi, Zaman Tabanlı Yönetim, Değer Analizi.
İnsan ilişkileri
İlişkiler kavramı şirketteki insanlarla ilgilidir. Bu kavram insanların hem şirket içindeki karşılıklı ilişkilerini hem de şirket dışında var olan dünya ile olan ilişkilerini kapsar. İnsan ilişkilerinin, şirket kültürü, şirket içi iletişim ve moral ile çok yakından bağlantısı bulunmaktadır. İnsanlar nasıl olgunlaşabi-lir ve ellerinden gelenin en iyisini yapma arzusunu nasıl duyabilir? Çalışma ortamında iyi bir atmosfer nasıl yaratılır? Çalışan kişiler iş ve özel yaşamlan arasındaki dengeyi nasıl kurabilirler? İnsanların yaptıkları işten hoşlanmaları ve yaptıkları işi bir zorunluluk olarak görmemeleri nasıl mümkün olabilir?
Bir kuruluşta çalışan insanların bir arada çalışmalarını ve daha iyi sonuçlar üretmelerini sağlamak için aşağıdaki konular üzerinde durulması büyük ölçüde yararlıdır:
Hayata Bakış Açıları, İletişim, Stres Yönetimi, Duygular Dünyası Yönetimi, Takım Oluşturma, Uygulamalı Psikoloji.
Kalite
Bu alandaki çabalar şirket dışındaki dünyanın kalite ile ilgili talep ve beklentilerini karşılamaya yöneliktir. Beş tür kaliteden söz etmek mümkündür:
Kişisel kalite Departman kalitesi Ürün kalitesi Hizmet kalitesi Şirket kalitesi
Bu kalite türlerinin hepsinde de iki boyut bulunmaktadır:
- Somut kalite (teknik kalite)
- Soyut kalite (kişisel kalite)
Kalite uzmanları geleneksel olarak, daha çok somut kalite ile ilgilenmişlerdir. Soyut kalitenin önemi üzerinde ise yeteri kadar durulduğunu söylemek zordur. Soyut kalite konusu yalnızca kuramsal açıdan ele alınmıştır. Kalite iyileştirmesi, ilke olarak:
– İdeal kalitenin tanımlanması (kalite hedefi)
– Asıl kalite standardının ölçümü
– İdeal kalite ile asıl kalite arasındaki açığın kapatılması anlamına gelir.
TAKIMDAN TALEP EDİLENLER:
İnsanlar hayatta yapmalan gerekenlerin çoğunluğunu, başkalanyla birlikte, yani bir takım içinde yapmak durumundadırlar. İş hayatında, futbol sahasında ve ailede durum böyledir.
Bir başka deyişle, bir şeyler elde etmek için, başka insanlarla birlikte “oynamanız” gerekir. Başka insanlarla birlikte oynamak için de “takım çalışması yeterliliği”ne sahip olmalısınız.
Her oyuncu;
Birlikte çalıştığı insanlan anlamayı öğrenmelidir,
Kendi gücünü tanımalı ve takımın başka üyeleri üzerindeki etkilerini bilmelidir,
İç çatışmalardan ve temel çelişkilerden uzak bir şekilde sonuç üreten bir takımda rol almayı
öğrenmelidir,
Enerjisini gerçek “mücadeleyi” kazanma yönünde harekete geçirmeyi öğrenmelidir.
Bir futbol takımında işbirliği konusundaki isteklilik, oyuncuların teknik becerileri kadar önemlidir.
Aynı şekilde yüksek düzeyde takım performansı elde edilebilmesi için yönetici ve çalışanların profesyonel becerilerinden çok daha fazlası gerekmektedir. Birlikte mücadele etmek ve kazanmak için hem yetenek hem de isteğin bulunması şarttır.
Takımın sonuç üretmesi gerekiyorsa doğru araçlar ve donanım bulunmalıdır. Bundan başka, çalışanlar da doğru tutum ve davranışlara ve gereken yeterliliğe sahip olmalıdır. Son olarak sorumluluk ve görevler uygun şekilde dağıtılmalıdır.
Bu anlatılanlar en temel ve bilinen konular olarak görülebilir. Ancak pratik hayatta gerçekleştirilmeleri zordur. Bu zorluk takımın elde edeceği sonuçlar bakımından, takım çalışmasının önemini anlama konusunda insanların yeterince istekli olmamasından kaynaklanabilir. Ya da insanlar bunu anlamakta güçlük çekiyor olabilirler.
VERİMLİLİK İLİŞKİLER VE KALİTE BAĞLANTISI:
Bir şirketin başarı alanlarını simgeleyen üç çember(Verimlilik, İnsan İlişkileri ve Kalite), birçok bakımdan birbiri ile bağlantılıdır:
- Alanlardan birisinde ortaya çıkan olumlu veya olumsuz bir değişim diğer iki alana da yansır.
- Diğer iki alanı geliştirme yönünde herhangi bir adım atılmadan, alanlardan birinde olumlu yönde önemli bir değişimin sağlanması güçtür. Örneğin maliyetlerin düşürülmesi amacıyla tek yönlü önlemlerin alınması kalitenin düşmesine ve ilişkilerin zayıflamasına yol açabilir. Kalite geliştirme yönünde yapılan tek yönlü uygulamalar şirketin verimlilikten uzaklaşmasına ve karlılığın olumsuz yönde etkilenmesine neden olur.
- İyi insan ilişkileri yerleştirilmedikçe bir şirketin yüksek verimliliğe ulaşmasını düşünmek zordur. Diğer taraftan şirketin elde ettiği sonuçlar tatmin edici değilse iyi insan ilişkilerini uzun süre korumak güç olacaktır.
- Yüksek hizmet kalitesinin sürekliliği, ancak, müşteri ile teması bulunan insanların içtenlikle
çalışması ve ellerinden gelenin en iyisini yapması durumunda sağlanabilir. Bu ise şirketteki iç ilişkilerin iyi olmasına bağlıdır. Dış hizmet kalitesi, yani müşteriye verilen hizmetin kalitesi hiç bir zaman, iç hizmet kalitesini (çalışanların ve departmanların şirket içi performanslarını ve birbirlerine verdikleri hizmetin kalitesini) aşamaz. - Bir müşteri, sağlanan kaliteden memnun değilse, ürünü ya da hizmeti aldığı yeri değiştirecektir, ya da en iyi olasılıkla memnuniyetsizliğinin nedeninin düzeltilmesini isteyecektir. Her iki durumda da şirketin verimliliği ve karlılığı bundan etkilenir.
- Karlılığı yüksek olan, kalite açısından ve çalışma ortamının özellikleri bakımından iyi bir üne sahip bulunan bir şirket, aranan özellikleri bulunduran kişileri kolayca cezbeder ve elinden kaçırmaz. Bu özelliklere sahip kişiler şirketin verimlilik, kalite ve ilişkilerde daha da iyi sonuçlara ulaşılmasına katkıda bulunur.
Verimlilik, ilişkiler ve kalite, bir şirkette uygulamaya konulan bütün büyük değişim projeleri için mutlak ve kilit faktörlerdir.
Ayakta kalabilmek için bütün kuruluşlar bu üç alanda, sürekli olarak gelişim göstermek zorundadır.
Verimlilik, ilişkiler ve kalite evrensel kavramlardır. Bu kavramlar, farklı kültürler, farklı iş alanları, farklı ideolojiler ve farklı ülkelerdeki insan ve kuruluşların hayatı üzerinde, önemli rollere sahiptir.
Kişisel katılım
Bir şirkette:
- Verimliliğin
- İnsan ilişkilerinin
- Kalitenin, arzu edilen düzeyde tutulması ve geliştirilmesine kimler katkıda bulunsa iyi olur?
Herkes!
Daha doğrusu, herkesin katkıda bulunması şarttır. Herkesin hem kendi kazancı hem de takımın kazanması için oynamasının tek yolu budur.
“Maçı kazanmak” amacıyla “teknik direktörün” yani üst yönetimin hatırı için içtenlikli bir çaba sergilemek yeterli değildir. Şirkette, verimlilik, kalite ve ilişkiler kavramlarıyla ilgili sorumluluğu herkes paylaşmalı ve bunların geliştirilmesine herkes katkıda bulunmalıdır.
Şirketin ayakta kalması, büyüme ve gelişmesini sürdürmesi, tümüyle, bu alanlardaki talepleri karşılayabilmesine bağlıdır. Bunlar kadar önemli bir başka hayati faktör de herkesin şirketin başarısına kendini adaması ve bu konuda tam bir kararlılık içinde bulunmasıdır.
Şirket sahiplerinin ve yöneticilerin kararlılığı ve birbirine kenetlenmiş olması yeterli değildir. Bütün çalışanlar aynı duyguları paylaşmalıdır:
- Herkesin içten ve gönülden bir gayret içinde olması gereklidir. Sahada her oyuncu aktif olmalıdır.
- Enerji, sorunları işaret etmek ya da sorumluları bulmak amacıyla değil, sorunları çözmek amacıyla kullanılmakta.
- Şirketin departmanlar arasında sürtüşmeye ve çatışmaya tahammülü yoktur.
Herkesin bu üç alanda katkılarda bulunması için bu konularla ilgili olarak sadece şirket düzeyinde konuşmalar yapmak yeterli değildir. Departman ve kişiler düzeyinde de verimlilik, kalite ve ilişkiler ele alınmalıdır.
Bu, çalışanlardan her birinin, bu üç alanda kişisel gelişimini gerçekleştirmeye çalışması anlamına gelir.
Kişisel verimlilik
Kişisel verimlilik, kişisel hedeflere sahip olmak ve bu hedeflere mümkün olan en hızlı ve en iyi şekilde ulaşmak demektir. Departman ve şirket verimliliğinin ön koşulu kişisel verimliliktir.
Kişisel ilişkiler
Kişisel ilişkilerin iyi olması, bireylerin kendi kendileri ve başkaları hakkında iyi duygular taşıması anlamına gelir. Her bireyin, ilişkiler alanında göstereceği çaba, departman düzeyinde ve bir bütün olarak şirketin tamamında olumlu bir psikolojik ortam oluşturulabilmesinin ön koşuludur.
Kişisel kalite
hem çalışanların hem de diğer kişilerin memnun oldukları bir kalite düzeyinin sağlanmasıdır. Kişisel kalite, diğer her çeşit kalitenin temel şartıdır.
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]