Hi, How Can We Help You?

Blog

Kasım 16, 2021

Fonksiyonel Besinlerin Sağlık Üzerine Etkisi

Fonksiyonel Besinlerin Sağlık Üzerine Etkisi

Teknolojinin gelişmesi, diyet ve   hastalıklar arasındaki ilişkiyi anlamamıza olanak vermiştir. Fonksiyonel besinlerin; sağlığımızın korunması ve geliştirilmesindeki rolleri daha çok ilgi çeker hale gelmiştir. Her şeyden önce hiçbir gıdanın mucize olmadığının bilinmesi gerekir. Fonksiyonel besinler hiçbir işlem görmemiş doğal bir besin maddesi olabileceği gibi fonksiyonel bir besin öğesi ile zenginleştirilmiş veya genetik mühendislik yöntemleri ile değişikliğe uğratılmış bir besin de olabilir ve günlük diyetle tüketilebilir. Besin ve besin ögesinin sağlığımız üzerinde olumlu etkileri, bazı kronik hastalıklardan korunmada ve bu hastalıkların tedavisinde katkıları olduğu gösterilmiştir. Örneğin; domateste bulunan likopen, somon balığında bulunan omega-3 yağ asitleri ve soyada bulunan fitoöstrojenler gibi çeşitli meyve ve sebzelerle tahıllar, balık, süt ve et ürünlerinde fonksiyonel özellikli bileşenler bulunmaktadır. Düzenli fonksiyonel besin tüketimi kanser ve kardiyovasküler hastalıklardan korunma ve tedavide, gastrointestinal sistemin sağlığın korunmasında, menapoz semptomların hafifletilmesi, osteoporozun önlenmesi ve göz sağlığın korunmasında etkilidir. Beslenme alışkanlıklarının daha fazla meyve, sebze ve tahıl tüketecek şekilde değiştirilmesi kronik hastalıkların önlenmesinde etkin ve pratik bir yaklaşımdır. Fonksiyonel besinlerin hastalıklar üzerine etkileri ise; Sarımsak-Soğan; Allium türüne ait olan sarımsak ve soğan yemeklerde sık olarak kullanılan sebzedir. Soğan ve sarımsakta insan sağlığına yararlı olan iki kimyasal grup bakımından zengindir. Bunlar flavonoidler ve alkenil sistein sülfoksitlerdir. Sarımsağın Çin ve Japonya’da geleneksel olarak hipertansiyonun tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir. Yapılan bir çalışmada her gün sarımsak tüketiminin tansiyonu düşürdüğü ayrıca sarımsağın kolesterolu düşürüldüğüne dair çalışmalar vardır.

 DOMATES :

Potasyum, fosfor, A, C, E vitaminleri ile karotenoidler, polifenoller ve flavonoidler gibi fitokimyasalları içermektedir. İçeriğinde bulunan vitaminlerin ve karotenoidlerin antioksidan özelliklere sahip olduğu ve kalp damar sağlığını desteklediği bilinmektedir.   

SOYA ;

Soyadan elde edilen proteaz inhibitörleri, fitosteroller, saponinler, fenolik asit, fitik asit gibi biyoaktif bileşenlerin fonksiyonel nitelik taşıması ve sağlık üzerine yararlı etkilerinin ortaya çıkarmıştır. Soyada yer alan fitosteroller, kolesterolu düşürdüğü yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır.

ÇAY ;

Yapılan çalışmalar çayın kansere karşı koruyucu etkilerinin olabileceğini göstermektedir. Çay tüketimi arttırılarak koroner kalp hastalıklarında korunma konusunda yapılan çalışmalar kesin sonuçlar vermiş olmasa da çeşitli çalışmalarda yeşil çay ve siyah çay tüketenlerde önemli derecede risk azalması gözlenmiştir. Günde iki üç fincan yeşil çay tüketenlerin obezite kontrolü sağladığı , kolesterol seviyesini düşürdüğü,ödem attığına dair yapılan çalışmalar vardır.

CEVİZ ;

Cevizin içerdiği E vitamini ve diğer antioksidanların (fitosterol ve polifenoller) cevizin fonksiyonel besin olarak kabul görmesini sağlamaktadır. Bu bileşiklerin; kalp damar hastalıklarına, bazı kanser türlerine ve yaşlanmanın olumsuz etkilerine karşı koruyucu rol oynadığı belirtilmektedir E vitamininin LDL kolesterole karşı koruma sağladığı ve kalp hastalıkları riskini azalttığı bildirilmiştir. Cevizin hipertansiyon kontrolu sağladığı,kan damarlarının iç duvarlarını yumuşatmakta ve damarların rahatlamasını sağlamaktadır. Cevizin kalp sağlığı üzerine koruyucu etki göstermesinin; sahip olduğu yağ asidi profili (omega-3 ve omega-9) ve polifenol zenginliğinden kaynaklandığı açıklanmıştır. 

 TURUNÇGİLER ;

Turunçgillerin C vitamini zengini olduğunu ayrıca kan basıncını düşürdüğü yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır.Turunçgil tüketiminin obezite tedavisinde olumlu etkileri olduğu bilinmektedir.   

 ZEYTİNYAĞI ;

antioksidan, antienflamatuvar, antikarsenojenik etkiler göstererek LDL miktarını düşürdüğü bilinmektedir.En önemli bileşenlerinden oleik asit, kan kolesterolünü azaltır, kolon, göğüs ve prostat kanseri oluşum riskini azaltır, kan şekeri ve insülin miktarını azaltır.Kanser ve kardiyovasküler hastalıklara karşı da önemli bir koruyucudur.     

KETEN TOHUMU ;

Keten tohumu, diğer bitkisel besinlerden  daha fazla lignan içerir. Keten lignanları, kanserli tümörlerin, özellikle de göğüs, endometriyum ve prostat gibi hormona duyarlı olanların büyümesinin azaltıldığına dair yapılan çalışmalar vardır. Keten tohumu çayı nefes darlığı, astım, kötü öksürük ve bronşite karşı, keten tohumu unu ise akciğer tüberkülozu, bağırsak ve karın ağrısına karşı kullanılmaktadır.  

  CHİA TOHUMU ;

Antioksidan etki gösterebilen bu fenolik bileşikler hücredeki oksidatif dengenin sağlanmasını destekleyerek kardiyovasküler hastalıklar, dislipidemi, diyabet, kanser gibi kronik hastalıklardan koruyucu olmaktadır. İyi bir omega kaynağıdır. Chia tohumu, kan basıncının dengelenmesini sağlar. Chia tohumu; diyet posası, mineral, protein, yağ (özellikle ALA) bakımından zengin olması nedeniyle diyetlerinizde de alternatif bir besindir. İçerdiği sağlıklı bileşenler sayesinde ağırlık kaybının yanı sıra obeziteye karşı koruyucu olabilmektedir.   

BALIK YAĞI ;

A ve D vitamini, fosfor, kalsiyum (özellikle kılçığıyla tüketilirse), iyot, çinko, potasyum, sodyum, klor yönünden zengindir. Balık yağı yüksek oranda içerdiği omega-3 yağ asitleri ile kalp damar sağlığı üzerinde olumlu etkileri varır .Balık yağlarının kas ve eklemlerdeki ağrıları da azalttığı bilinmektedir. Astım ;özellikle çocuk yaş grubunda nefes darlığı şeklinde ortaya çıkarak kendisini gösteren bir hastalıktır. Balık yağlarının, kan damarlarının yüzeyini genişletip dokulara daha fazla oksijen girişini sağladığı için astım hastalarına önemli faydaları vardır.                                                                                                                                                                              Fonksiyonel besinlerle, toplumun sağlıklı beslenerek, tedavi harcamaları ve işgücü kayıplarını azaltacağı ve insan hayatının kalitesini artıracağı düşünülmektedir. Bu nedenle fonksiyonel besin üretimi ve tüketimi teşvik edilmelidir.  

 Besinler ilacınız olsun! Sağlıklı mutlu günler.

Yazar

Mutlu OĞUZ

Diyetisyen

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

You may use these <abbr title="HyperText Markup Language">html</abbr> tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

*

İn yazılım web site tasarımı seo paketleri
Karşıyaka Psikolog manisa psikolog Salihli Psikolog Bodrum Wolf Yetkili Servisi