Hiçbir tehlikeden korkmamak nasıl bir duygu olurdu?
‘Korkusuzluk’ kulağa çok hoş gelen bir kavram olsa da insanın varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesini mümkün kılmayan bir durumdur.
Sinir sistemindeki bir değişiklikle insanın yaşama şeklini nasıl değiştirebileceğinin en uç ve nadir görülen örneklerinden biri olan ‘Kluver-Bucy Sendromu’ korkusuzluğu mümkün kılan patolojik bir durumdur. Korku ve öfke yaratan durumlara azalmış motor ve sözel tepki verme şeklinde görülen bu bozukluk, korku duygusunda azalmanın yanı sıra yeme dürtüsünde kontrolünü kaybedercesine artma, anormal yemek yeme, cinsel dürtülerde artma-hiperseksüalite ve parafilik davranışlar şeklinde belirti vermekte ve insan hayatını bir çok yönden olumsuz etkileyebilmektedir.
Adını Heinrich Klüver ve Paul Bucy’ den alan Klüver-Bucy Sendromu, ilk kez 1937 yıllarında maymunlarla yapılan bir deneyde beynin bitemporal bölgesinde lezyonlara bağlı nörodavranışsal değişikliklerin görülmesiyle fark edilmiş, 1955 yılında epilepsi hastası bir bireyin bilateral temporal lobektomi operasyonunda insanlarda varlığı dikkat çekmiştir. Halk arasında duygusal körlük dediğimiz bu hastalığa temelde ‘Herpes Simplex’ virüsününe bağlı beyin enfeksiyonu neden olmaktadır. Bunun dışında, temporal lob travmaları, CO zehirlenmesi, subdural kanama, inme, epilepsi, beyin tümörleri veya alzheimer hastalığı gibi hastalıklara bağlı temporal lop lezyonlarıda neden olan faktörler arasında sayılabilmektedir. Temporal lop, konuşma, hafıza, işitme ve duyguları düzenleme gibi işlevlerde görev aldığından bu bölgedeki hasarlar ve lezyonlar hasta bireyin konuşma sorunları ve hafıza problemleri yaşamasına, üzüntü, mutluluk, acı, sevinç, korku ve öfke gibi tanımladığımız duyguları hissetmemesine neden olmaktadır. Başlarda bireyler sadece konuşmakta zorlanmakta, künt duygulanıma sahip olarak mimiklerini kullanamadan düz bir yüz ifadesine sahip olmakta ve streotipik hareketler yapmaktayken sonrasında yaralandığında, vücudunda herhangi bir kesik, yara, yanık olduğunda acı hisssetmeme ve ağrıya acıya tepki vermeme kendinin ve başkasının acısını tanımlayamama ve empati kuramama şeklinde devam etmektedir. Bu nedenle adına ‘Duygusal Körlük Sendromu’ denmektedir. Tıp dilinin ise bilateral temporal lob bozukluğu olarak bildiği bu bozukluk hemen her yaşta ortaya çıkabilse de sıklıkla çocuklarda görülmektedir. Çocuklarda dikkat dağınıklığı, genital organların kendiliğinden uyarılması, konvülsiyonlar ve epileptik nöbetler şeklinde belirti vermektedir. Tanı için, Manyetik rezonans görüntüleme, bilgisayarlı tomografi ve BOS analizi kullanılmaktadır. Tanı kesinleşmesi sonrası tedaviye alınan bireylerde birincil amaç hastanın davranışsal bozukluklarından zarar görmesini önlemektir. Güncel araştırmalarla bir çok yeni tedavi yöntemi deneniyor olsa da deforme olan sinir dokularının tekrar oluşturulmasının mümkün olmaması nedeniyle Kluver-Bucy Sendromunun henüz etkin bir tedavi metodu bulunmamaktadır. Mevcut tedaviler sıklıkla uygunsuz davranış semptomlarını hafifletmeye yönelik ilaç kullanmını içermektedir. Sıklıkla, SSRI grubu ilaçlar haloperidol ve kolinerjik reseptör blokerleri, karbamazepin ve luprolidler reçete edilen ilaçlardır. Birçok yan etkisi bulunan bu psikotik ajanlar hekim muayenesi sonrasında alınmalı ve kontrol altında tutulmalıdır. Klüver bucy sendromu hayatı tehlikesi olan bir hastalık olsa da erken dönem teşhis ve tedavi ile belirtileri kontrol altına alınabilen bir bozukluktur.
Yazar
PSK.DAN. CANER TANRIVERDİ
Terrific work! This is the type of info that should be shared around the internet. Shame on the search engines for not positioning this post higher! Come on over and visit my website . Thanks =)